Çocuk yaşta hayata ve çaresizliklere karşı direniş sergileyen Meryem, 7 yaşında bir kahraman. İçinde bulunduğu koşullar, ailesinin yoksullukla mücadelesinin altında ezilmiş durumda. 25 kilodan yalnızca 10 kiloya düşen küçük Meryem, açlık ve zorluklarla boğuşarak hayatta kalmaya çalışıyor. Bu hikaye, yalnızca Meryem’in değil, dünyada birçok çocuğun dayanılmaz acısının bir yansıması. Küçük yaşına rağmen Müslüman olan Meryem’in hikayesi, yüreğimizi dağlayacak türden; köylerinde devam eden işsizlik yüzünden ailesi günde sadece bir öğün yemekle yetinmek zorunda kalıyor. Bu durum, onun sağlığını ciddi şekilde etkiledi.
Meryem, Türkiye’nin doğusundaki bir köyde yaşıyor ve bu köy, ekonomik anlamda büyük zorluklar içerisinde. Ailesi, geçimlerini sağlamakta zorlanıyor ve bu durum, en çok çocukları Meryem’i etkiliyor. Öğrenim hayatına yeni atılan Meryem, okula gitmek istiyor; fakat ailesinin maddi durumu nedeniyle bu hayali de zor görünüyor. Günde sadece bir öğün yemek yiyen Meryem, sağlıksız bir yaşam sürmek zorunda. Aile bireyleri, gıda temin edebilmek için günlerini çalışarak geçiriyor. Ancak gün içerisinde yeterince kazanç sağlayamadıkları için akşam yemekleri genelde ya eksik ya da hiç olmuyor. Meryem’in zayıf bedeni, zorlu yaşam şartlarından dolayı her geçen gün daha da zayıflıyor.
Eğitim, her çocuğun hakkıdır; fakat Meryem gibi birçok çocuk, yaşadığı yoksulluk sebebiyle eğitim alamıyor. Meryem, okula giderken yemek yemediğini gizliyor; çünkü arkadaşları arasındaki açlık durumunu ifşa etmekten korkuyor. Kendini kötü hissetmektense, karnındaki açlığı hissetmekten vazgeçiyor. Bu durum ise zihinsel olarak Meryem’i derinden etkiliyor. Eğitim hayatına başlamadan önce bile, hayatta kalmak için verilen mücadelenin ağırlığını yüklenmiş durumda. Meryem’in ailesi, gıda sistemleri ve toplumsal israf da bu durumu daha da zorlaştırıyor. Eğitimine devam edebilmesi için Meryem’in bir çözüm bulması gerekiyor. Ancak, bunun mümkün olup olmayacağı belirsiz.
Küçük Meryem’in hikayesi, yalnızca kendisini değil, tüm çocukları gözler önüne seriyor. Açlık ve savaş, her bir çocuğun hayatında derin izler bırakıyor. Biz büyükler, toplumumuzun temel taşları olan çocuklarımıza daha fazla sahip çıkmalıyız. Meryem’in durumu, sadece bir köyde yaşanan bir olay değil; küresel bir sorunun yansıması. Umutla hayata tutunan Meryem gibi çocukların sesi olmamız gerektiği aşikâr. Her bir çocuk, sağlıklı bir yaşam ve eğitim alma hakkına sahiptir. Umut ederiz ki Meryem gibi çocuklar, destek görerek hayallerini gerçekleştirebilir.
Geçmişte yaşanan kötü günler bugünün çaresizliğiyle birleşerek Meryem’in hayatında derin yaralar açıyor. Onun sesi olabilmek ve hayatında önemli bir değişiklik yaratabilmek için herkesin bu konuda bilgi sahibi olması ve harekete geçmesi gerekiyor. Birlikte dayanışarak Meryem ve onun gibi birçok çocuğun yaşamını iyileştirmek adına çözüm yolları bulunması kaçınılmazdır. Meryem’in karşılaştığı zorluklar, bizleri düşündürmeli ve harekete geçirmelidir. Çünkü onlar, yarının geleceği ve umut ışığımızdır.
Unutmayalım ki, her küçük adım büyük değişimlerin başlangıcı olabilir. Meryem’in hikayesi tüm yüreklere dokunmayı başarsın ve onun gibi çocuklar için yeni umutlar yaratsın. Ebeveynler ve toplum olarak ona destek olmamız, hepimizin sorumluluğudur. Meryem’in ve onun gibi mücadele eden çocukların gözünden bu perdenin açılmasını sağlamak dengeyi kuracak olan en belirgin yol olacaktır.